Tarihin Sofrasından Günümüze: Göce’nin Sessiz Hikayesi
Bir mutfak geleneğini anlamak, bir toplumu anlamaktır. Çünkü her yemek, insanın toprakla, zamanla ve kültürle kurduğu ilişkinin aynasıdır. Göce, Anadolu’nun bu kadim ilişkisinin en sade ama en anlamlı örneklerinden biridir. Bugün şehir sofralarında nadiren anılsa da, bir zamanlar köy ekonomisinin, dayanışmanın ve toplumsal hafızanın merkezindeydi.
—
Göce Nedir? Bir Tahıldan Daha Fazlası
Göce, aslında buğdayın kavrulup kabuğunun soyulmasıyla elde edilen, bulgura benzeyen bir tahıl türüdür. Ancak göceyi yalnızca bir “yiyecek” olarak tanımlamak eksik olur; çünkü o, Anadolu’nun kıtlık zamanlarında, göç yollarında ve imece sofralarında varlığını koruyan bir kültür öğesidir.
Buğdayın işlenme süreci tarih boyunca değişmiş, ancak göce geleneği Anadolu’nun çeşitli bölgelerinde — özellikle Orta Anadolu, Ege ve İç Karadeniz köylerinde — neredeyse aynı biçimde sürmüştür. Göce, ekonomik olarak “kendi kendine yeten” köy düzeninin ürünüydü. Toprakta yetişen buğday, taş değirmende dövülür, kavrulur ve saklanırdı. Böylece uzun süre dayanabilen, besleyici bir ürün ortaya çıkardı.
TDK’ye göre “göce”, “kabuğu soyulmuş kavrulmuş buğday” anlamına gelir. Ancak halk dilinde bu kelime sadece bir malzemeyi değil, bir dönemin üretim biçimini temsil eder.
—
Göce’nin Tarihsel Arka Planı
Göce, tarımın doğduğu Mezopotamya uygarlıklarından beri insan sofrasında yer bulmuştur. İlk göce örneklerine, arkeologlar Orta Anadolu’daki Neolitik yerleşimlerde rastlamıştır. Kavrulmuş tahılların depolanması, tarım toplumuna geçişin ilk göstergelerinden biridir.
Osmanlı arşivlerinde “göce” sözcüğüne köylü tahsisatlarında ve askerî erzak kayıtlarında da rastlanır. Özellikle uzun seferlerde, bozulmadan saklanabilmesi nedeniyle göce, stratejik bir besin maddesi olarak kullanılmıştır. Bu özelliğiyle hem askeri hem de sivil yaşamın sürdürülebilirliğinde önemli rol oynamıştır.
19. yüzyıl Anadolu’sunda göce, “açlık zamanı yiyeceği” olarak da anılmıştır. Fakat bu tanım, onu değersizleştirmez; aksine, zor dönemlerin dayanışma sembolüne dönüştürür.
—
Göce Nasıl Yapılır? Gelenekten Günümüze
Göce yapımı aslında sabır ve emeğin birleşimidir. Geleneksel yöntemle göce yapmak, yalnızca bir yemek hazırlamak değil; aynı zamanda bir kültürel ritüeli yaşatmaktır.
1.
Buğdayın Seçimi ve Kavrulması
İlk adım kaliteli buğdayın seçilmesidir. Buğday, tavada veya büyük kazanlarda yavaşça kavrulur. Amaç, hem nemini almak hem de aromatik bir tat kazandırmaktır.
2.
Dövme ve Kabuk Soyma
Kavrulan buğday, taş değirmende veya geleneksel dibekte dövülür. Bu işlem, tanelerin kabuğunun soyulmasını sağlar. Dövme işlemi, göceye karakteristik pürüzsüzlüğünü kazandırır.
3.
Elenme ve Kurutma
Kabuklardan ayrılan taneler elenir ve güneşte kurutulur. Kurutma süreci göcenin dayanıklılığını artırır. Bu haliyle göce, aylarca saklanabilir hale gelir.
4.
Kullanım Alanı
Göce, sade bir pilav gibi pişirilebilir, sütle karıştırılarak “göce lapası” yapılabilir ya da çorbalarda kullanılabilir. Bazı yörelerde etli yahni tabaklarının altına serilerek “göce aşı” adıyla servis edilir.
Modern mutfaklarda ise diyetisyenler göceyi, yüksek lif ve kompleks karbonhidrat içeriği nedeniyle sağlıklı bir alternatif olarak önermektedir.
—
Akademik Tartışmalar ve Kültürel Süreklilik
Son yıllarda göce, gastronomi araştırmalarında “yerel gıda mirası” kategorisinde yeniden değerlendirilmektedir. Gıda antropolojisi alanındaki çalışmalar, göceyi “sürdürülebilir beslenme” ve “ekolojik üretim” perspektifinden ele almaktadır.
Birçok akademisyen, göce üretiminde kullanılan yerel buğday türlerinin korunmasının biyoçeşitlilik açısından kritik olduğunu vurgular. Ayrıca göce geleneğinin kaybolması, sadece bir yemeğin unutulması değil; aynı zamanda tarım bilgisinin, toplumsal dayanışmanın ve kadın emeğinin görünmezleşmesi anlamına gelir.
Bu bağlamda, göce yapımını yaşatmak kültürel bir mirasın korunmasıdır. UNESCO’nun “somut olmayan kültürel miras” kavramıyla tanımladığı bu tür gelenekler, modernleşmenin baskısı altında kaybolma riski taşır.
—
Göce’nin Günümüzdeki Yeri
Bugün büyük şehirlerde market raflarında göce bulmak zordur. Ancak yerel üreticiler, kooperatifler ve slow food hareketleri sayesinde bu gelenek yeniden canlanmaktadır. Göce, artık yalnızca köy sofralarının değil; sağlıklı beslenme ve yerel üretim hareketlerinin de bir simgesidir.
Ekonomik açıdan bakıldığında, göce üretimi yerel kalkınma potansiyeli taşır. Tarımsal üretimde çeşitlilik, hem üretici gelirini artırır hem de tüketiciye daha sağlıklı bir alternatif sunar.
—
Sonuç: Göce, Bir Kültürün Direniş Biçimi
Göce nedir, nasıl yapılır? sorusu, aslında bir halkın yaşam biçimini anlamak için sorulmuş derin bir sorudur. Göce; emeğin, sabrın ve paylaşmanın sembolüdür. Toprağın insanla, geçmişin bugünle buluştuğu bir yerdir.
Bugün göceyi yeniden hatırlamak, yalnızca bir tarifi değil; bir kültürün direncini, bir toplumun üretim ahlakını ve bir sofranın hafızasını hatırlamaktır. Çünkü her kavrulmuş buğday tanesi, geçmişten geleceğe taşınan bir hikâyedir.