İş Yerinde Kıdem Ne Demek? Bir Genç Yetişkinin Hikayesi
Bir Sabah, Bir Görev ve Bir Hayal Kırıklığı
Kayseri’deki küçük ofisimizdeki sabahları, çoğu zaman o kadar sessizdir ki, herkesin bilgisayarlarının tuşlarına basma sesleri bile yüksek gelir. 25 yaşımdayım ve iş yerinde, yeni başladığımda herkes bana bakarak “Sen de kıdem kazanacaksın, zamanla her şey değişecek,” diyordu. O cümlelerin anlamını tam olarak kavrayamadığımı hatırlıyorum. İşte, bir sabah daha… Bu sabah, kafamda çok düşünmeden geldiğim bir işte, birkaç ay boyunca aldığım görevleri, verilen sorumlulukları ve ortaya koyduğum emeği sorguluyorum.
Bugün ofisteki kıdemli çalışanlardan biri, sabah kahvesini içerken bana bakıp “Kıdem nedir biliyor musun?” diye sordu. O an, tam olarak ne hissettiğimi bilemedim. Kafamda birden milyonlarca soru belirdi: “Kıdem ne demek? Hangi hakları kazanacağım? Benim kıdemim ne kadar?”
Yavaşça, kahvemi yudumladım ve derin bir nefes aldım. O an, bir anlamda, sadece işlerimle değil, hayatımla ilgili bir dönüm noktasındaydım.
Kıdemin Değeri: Bir İşe Başlamak ve Büyümek
Kıdem kelimesinin anlamını düşündükçe, iş yerinde nasıl bir değişimin içinde olduğumu fark ettim. Kıdem, aslında bir anlamda sabır demek. Zamanla kazanılan güven ve tecrübe… Her birimiz, ofisteki rutin işlerimizde kendi yolumuzu bulmaya çalışırken, bir gün gelir ki o “kıdem” dediğimiz şeyin, sadece bir yıl değil, o yılın verdiği büyüme, olgunlaşma ve öğrenme süreçlerinin bir toplamı olduğunu fark ederiz.
Bir süre sonra, bana kıdemimi sormadılar; çünkü insanların gözünde, iş yerinde tanınan biri oldum. Ama bu, sadece sorumluluklarımı yerine getirmekle ilgili bir şey değildi. Aynı zamanda insanları anlamak, onların dertlerine kulak vermek, hangi anda nasıl bir tepki vermem gerektiğini bilmek de işin içine girdi. Kıdem, bir noktada sadece “ne kadar süre çalıştığınız” değil, o sürede ne kadar olgunlaştığınız, iş arkadaşlarınızla nasıl ilişkiler kurduğunuz ve gerçekten ne öğrendiğinizle ilgili bir şeydi.
Bir Akşam, Bir Sohbet ve Kıdemin Anlamı
O akşam, iş arkadaşlarımla birlikte dışarıda bir yemek yedik. Konu kıdemli çalışandan açılınca, bir arkadaşım beni şaşırtarak şunları söyledi: “Bazen kıdemin sadece işteki süreni anlatmadığını hissediyorum. Daha fazla sorumluluk almalı, biraz daha tecrübeli olmalısın ki insanlar seni bir otorite olarak görsün.” O an bir an durakladım. Gerçekten de bu doğruydu. Kıdem, sadece bir yılın veya birkaç ayın bir sonucu değildi; insanın işine olan bağlılığı, öğrendikleri ve kendini geliştirmesi de kıdemi bir noktada tanımlıyordu.
İçimde bir umut uyandı. Belki de bu sadece bir başlangıçtı ve bir gün, aynı masada oturduğum arkadaşlarım bana dönüp “Senin kıdemin var,” diyeceklerdi. Ve o an, bu işin benim için anlamlı olduğunu anlayacaktım.
Hayal Kırıklığı ve Umut Arasında
Bazen, bir işte ilerleme kaydederken, hayal kırıklıkları da yaşanır. İşte, kıdemli olmak demek sadece haklar kazanmak değil, aynı zamanda daha büyük bir sorumluluk taşımak demekti. Daha fazla karar vermek, daha fazla insan yönetmek… Kıdem, bazen omuzlarda bir yük halini alabiliyordu. Ama o yük, aslında beni güçlendiren bir şeydi. Kıdem, bir yandan beni zorlasam da, diğer yandan bana bir şeyleri öğrenme fırsatı veriyordu.
O an, iş yerinde büyüdüğümü ve kendimi daha güçlü hissettiğimi fark ettim. Ama yine de içimde bir kaygı vardı. “Yeterince iyi miyim? Hak ettiğim kıdemi alacak mıyım?” diye sorguladım. Ama sonunda şunu fark ettim: Kıdem, sadece aldığım maaş ya da pozisyonumla ilgili değildi. Kıdem, benim içimde büyüyen bir güven, iş arkadaşlarımın bana duyduğu saygı ve en önemlisi kendi kendime kazandığım güvenle alakalıydı.
Sonuç: Kıdem, Kendini Bulmak ve Büyümek
İş yerinde kıdem ne demek? Bunu öğrenmeye başladıkça, sadece bir iş unvanı değil, aslında kendi yolculuğumun da bir parçası olduğunu fark ettim. Kıdem, olgunlaşmak ve işin içinde kendini bulmak demekti. Artık, her yeni sorumlulukla birlikte daha da büyüyen, daha güçlü ve daha sabırlı bir insan oluyordum. Kıdemli olmak, sadece ofisteki yıllarla değil, aynı zamanda hayatta öğrendiklerinle de ilgiliydi.
Bir sabah, bir görev ya da akşam bir sohbet, bazen büyük anlamlar taşır. İşte kıdem de böyledir. Yavaş yavaş anladım ki, bu, sadece zamanla kazanılan bir şey değil; aynı zamanda içsel bir yolculuğun meyvesidir.